

Ceylanpınar’da akşam olanda,
Güneş batanda,
Avare meydanında oturan Çocukların
Yorgun düşerken bedenleri ,
Acılara tutunmuş işçilerin
Hüzünlü sesi yükselir.
Bir türkü söylenir,
Pamuk tarlalarında
Sabahtan akşama dek.
Yeni bir güne gebeyken emek,
Zulme karşı direnir çoluk çocuk,
Patlamaya hazır bir öfke olur,
Ceylanpınar topraklarında.
Ceylanpınar’da sabah olanda,
Gün ağaranda,
Erken uyanan çocukların
Çula, çaputa sarılı bedenleri,
Uykusuzlukla çırpınan
Gözlerindeki çapakları dökülür
Bereketli topraklara.
Toprak çatlak,
Toprak susuz,
Toprak aç.
Habur Çayı akarken Suriye topraklarına,
Bir yel eser,
Bir döngü olur,
Bir gel-git yaşanır,
Ceylanpınar topraklarında.
Gün, sınırdaki mayın gibidir,
Patlamaya hazır.
Gün batımının kızıllığı savrulur
Kepez’den öteye.
Bir endişe alır her yanı,
Dönence gibi yenilenir giden gün,
Yaşama çabası verirken
Cümbür-cemaat;
Herkes yorgun,
Herkes hüzünlü,
Herkes umutlu.
Onurlu bir duruştur yapılan,
Ve sanki bir ibadettir.
Her vakit kutsal olan
Bir mabet olur,
Ceylanpınar topraklarında .
Ceylanpınar’da akşam olanda,
Çiftlik işçileri taşınır kamyon sırtında.
İstasyon caddesini
Bir toz bulutu kaplar,
Yığılır birer birer çarşıya emekçiler,
İşten dönüşün yorgunluğu okunur
Güneş yanığı yüzlerinde.
Soluğu alırken Köle ‘nin kahvesinde,
Ya da Hallaç’ın çayevinde,
Hele bir de dominosunu oynarsa,
İşte o zaman değmeyin
Ceylanpınarlının keyfine,
Ceylanpınar topraklarında.
Ceylanpınar’da yoksulluk,
Sanki bir talandır.
Gece yarısı sivrisinekler,
Tatlı ve ham uykularda
Çocukları yanaklarından öperken,
Artık ölüme gebedir
Sıtma!
Ya da yalınayak ,
Ve aç elleriyle
Firesini verirken emeğinin,
Yüzüne işlemiştir bir kez
Kanaviçe gibi,
Şark çıbanı!
Hoyratça harcanmış
Ceylanpınar topraklarında.
Ceylanpınar akşamlarında ayrılık,
Kara bir hüzündür.
Mazlum,
Mağrur,
Ve de ürkek!
Düdüğünü öttürürken kara tren,
Katran karası dumanını savurur
Gökyüzüne,
Ayakta durur yüzyıla inat.
Acıları bölüştürür bir sınır boyu,
Özlemlere bırakır kavuşmaları,
MEMO ile ZİNÈ gibi.
Ve bitmez tükenmez ayrılıklara.
Gebe kalır yarınlar,
Doğmamış umutlara.
Kutsal bir isyan olur,
Ceylanpınar topraklarında.
Ceylanpınar ovası kızgın,
Ceylanpınar ovası öfkeli,
Güneş ter döküyor doğaya,
Tüm canlılar boyunlarını bükmüş,
İsyanda çaresiz.
Sadece sevgiye hasret kalanların
Başları dimdik!
Hasret bir türkü olur,
Bir ezgi olur,
Bir ağıt olur dillerde.
Ceylanpınar topraklarında.
Ceylanpınar ‘da yaşam,
Yoksulluğun resmidir.
Kerpiç damlarda yeşeren
Umudun özsuyudur.
Eve tutsak,
Toprağa tutsak,
İnadına yaşama tutunmak,
Bir direniştir toprağı kucaklamak.
Ne olursa olsun,
Bir onurdur Ceylanpınar ‘da olmak.
Kutsal bir ibadettir
Bu topraklarda doğarken,
Bizden uzak olsa da,
Her yeni güne başlarken
Bir ömür boyu,
Onunla ölümüne yaşamak !
İZZET KIRMIZI
Antalya, 17 Eylül 2022