

TÜRKİYE HARP MALÛLÜ GAZİLER ŞEHİT DUL ve YETİMLERİ DERNEĞİ Şanlıurfa şubesi basın açıklaması düzenleyerek gündeme dair açıklamalarda bulundu.
TÜRKIYE HARP MALULÜ GAZİLER, ŞEHİT DUL VE YETİMLERİ DERNEĞİ, Ülke genelindeki tüm şubeleriyle eş zamanlı olarak “Teröre Karşı Tek Ses, Tek Yürek” mitingi düzenledi. Mitingde gündeme dair yapılan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:ASİL MİLLETİMİZ, KIYMETLİ VATANDAŞLARIMIZ, DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI,Öncelikle Sarıkamış’ta, 110 yıl önce “Beyaz Ölüm” ün destanını yazan 78.000 şehidimizi minnetle anıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.Bugün burada, şehit aileleri ve gaziler olarak yaşadığımız acıları, yüreğimizde yanan ateşi anlatmak için toplanmadık. Çünkü bir şehit annesine, oğlunun postallarına çiçek ektiren; bir şehit babasına, evladının fotoğrafı karşısında geceyi sabahlatan; şehit eşinin canının yarısını toprağa koyuşunun, umutları elinden alınan şehit çocuklarının yarım kalışının hiçbir tarifi yok.Biraz tarih konuşalım mesela: Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı, Sarıkamış’ı, Kıbrıs’ı ve şehitlerimizi konuşalım. Alp ve Alperen olanları, önce yiğit olup şüheda olan kahramanları, sınırlarımızı nasıl çizdiğimizi, vatanın her karışının şehit kanlarıyla sulanışını konuşalım mesela.Mehmet Akif’in: “Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı, Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.” dizelerini hatırlayalım. Hatırlayalım ki utanmadan, üzülmeden, düşünmeden “bebek katili özgür kalsın, umut hakkı, ev hapsi verilsin” diyenlere, İmralı canisini ülke gündemine sokup barış elçisi gibi ilan edenlere hatırlatalım diye toplandık.Çok mu geriye gittik? O zaman 43 yıldır yaşadıklarımızı, verdiğimiz şehitlerimizi konuşalım. Bir vatan evladının toprağa nasıl düştüğünü, kaç kurşun yediğini, naaşlarının ne kadar sürede ailelerine ulaştığını konuşalım mesela; ödedikleri bedeli konuşalım.Oğuz Kaan Usta’yı, Duabey Onur Öztürkmen’i, Şehit Semih Özbey’i konuşalım; videosunda yutkunduğu anı unutunuz mu bu kadar çabuk? Onu konuşalım mesela.Hadi, onlar askerdi; serden ve yardan geçmişlerdi. Şehit polis Fethi Sekin’i, Şehit savcı Hakan Kılıç’ı, Şehit öğretmenler Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın’ı, eli kanlı terör örgütünün menfur saldırılarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızı konuşalım. Zira hatırlamanıza ihtiyacımız var!Ya da hadi gelin, 2013’te yaşanan sözde “Çözüm Süreci”ni konuşalım. Akil insanları, kazılan hendekleri, sokaklara kurulan bariyerleri ve o süreçte yitirdiğimiz 800’ün üzerinde şehidimizi… Terörle el sıkışlmayacağını, masaya oturulmayacağını, nasıl acı bir şekilde tecrübe ettiğimizi hatırlayalım.Ya da eli kanlı bebek katilinin Meclis’e davet edilir edilmez, “Tek anladığımız dil bu” dercesine yaşattığı TUSAŞ saldırısını, TUSAŞ şehitlerimizi konuşalım. Bu kadar kısa sürede unutmuş olamazsınız.Terörle mücadelede verdiğimiz 7.100’ü asker, 900’ü polis, 1.500’ü korucu, 200’ü öğretmen, savcı, imam şehidimizi; 40’a yakın kundakta katledilen bebekleri, 5.000 sivil şehidimizi anlatmak için, hatırlatmak için toplandık.Şehit aileleri ve gaziler bu zamana kadar siyasetin bir parçası olmadı; bundan sonra da bir parçası olmayacaktır. Şehit aileleri ve gazilerin en büyük arzusu terörün bitmesidir. Aynı acıyı hiçbir ailenin yaşamamasıdır. Ancak bunu yapmanın yolu bebek katiline özgürlükten geçmemelidir. Gazi Meclis bir teröriste çiğnetilmemelidir.Bu aziz vatan, atalarımızın mırası olduğu kadar, şehit evlatlarımızın da emanetidir. Bu unutulmamalıdır. Türk’ün töresinde vatana ihanetin affı yoktur. İslam’ın şiarında da zalime merhamet, mazluma ihanettir.Bizleri kardeşi mesabesinde gören Sayın Cumhurbaşkanımızın Samsun’da, “Şehitlerimizi, gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir işimiz olmadı. Ne yaptıysak şehit ve gazilerimizin bize gösterdiği istikametten asla ayrılmadan yaptık” sözleri, bundan sonraki süreçte bizim için senettir.Ya silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla gömülecekler. Üçüncü bir yol yok.